Türkiye – Marmaris’te bulunan Onmega Yunus Terapi Merkezi www.dolphin-therapy.org Yunus Terapi Merkeziyle ilgili olarak ortaya attığı çeşitli iddialar nedeniyle kısa adı (WDSF) olan Balina ve Yunusları Koruma Forumu’na karşı bir yıldan uzun süredir hukuki mücadele yürütmekteydi. WDSF adlı örgütün Alman OLG Hamm Eyalet Yüksek Mahkemesinin verdiği kararı tanıması nedeniyle, Onmega da hukuki mücadeleyi sonlandırma kararı aldı.
Mayıs 2011’de Onmega Health Tourism Ltd. Şirketi WDSF aleyhine Almanya’da tedbir kararı aldırtmış ve aleyhinde ortaya adılan bir dizi iddia mahkeme tarafından asılsız iftira ve karalama olarak değerlendirilerek yasaklanmıştı. Read the rest of this entry »
Öncelikle şunu söylemek isterim ki, akıl sınırlarını aşmayacak düzeyde bir hayvan korumacılığına tümüyle saygı duyan ve destekleyen bir kişiyim. Bir canlı varlık için kendisini ortaya koyabilen herkes, hiç şüphesiz saygıyı hak eder. Ben engelli bir çocuğun annesiyim. Oğlumda gelişim bozukluğu ve kramp nöbetleri geçirme şeklinde tezahür eden bir rahatsızlık söz konusu. Geçmişte hayatımızın hastanede geçen bölümünün evde geçirdiğimizden daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Oğlumun geçirdiği 30 kramp nöbetinin ardından tüm gücüm ve umudum tükenme noktasındaydı. Tekrar tekrar çocuğumu hiçbir yaşam belirtisi olmaksızın kıpırtısız, bedeni morarmış bir halde ve kramplar içinde görmek, dayanılır gibi değildir. Böyle geçen 3 yıl boyunca onu 1 saniye bile gözümün önünden ayırmadan mücadele ettim.
Bu nöbetlerin ardından gelişmesi yavaşladı, yaşıtı çocukların çoktandır yapabildiği şeyleri yapamaz duruma geldi. Bunu görmek yüreğimi parçalıyordu. Artık normal bir hayattan çok uzaktaydım. Oğlum 3 yaşına geldiğinde halâ tek kelime konuşamıyor, tehlikeleri algılayamıyor, sürekli düşüyordu. Yaşamım neredeyse tümüyle korkular, üzüntüler, gelecekle ilgili endişeler ve terapi oturumlarından ibaretti. İşte bu durumda gerçekleşen Marmaris ziyaretimiz kesinlikle ilk gözle görülür ilerlemeyi sağladı. Oğlum konuşmaya başladı, merdivenleri kendi başına çıkmayı öğrendi ve çok daha açık ve bağımsız hale geldi(kulağa muhtemelen sıradan şeylermiş gibi gelseler de bunlar bizim için ne yazık ki çok önemli başarılar). Bu terapiye giderken açıkçası pek bir beklentim yoktu. Ne var ki orada, ne yazık ki bilimsel kanıtları halen ortaya konmamış da olsa, etkili bir terapi uygulamasına tanık oldum.
Unutulmamalı ki elde edilecek en minicik adım bile bizim için büyük değer ifade ediyordu. Burada yunus terapisinin oğlumdaki tüm iyileşmeyi nasıl sağladığını bilimsel anlamda ne izah edebilecek ne de kanıtlayacak durumdayım. Ama şu kadarını temin ederim ki, eve dönerken yanımda bambaşka bir çocukla dönüyordum. Oğlumdaki bu iyileşmenin hemen orada ve derhal başlaması nedeniyle, bu ilerlemenin kesinlikle yunus terapisinin sonucu olduğundan eminim. Terapi sırasında engelli çocukları olan pek çok ebeveynle tanışıp görüştüm. Tüm bu anne babaların da çocuklarıyla ilgili olumlu deneyimlerden söz etmelerinin bir nedeni olmalı. Ve nihayet terapiyi izleyen yıl içerisinde çocuğumuzun büyük olasılıkla artık ağır engelliler okuluna gitmek zorunda olmayacağını, yalnızca teşvikli öğrenim veren bir okula gitmesinin yeterli olacağını öğrendik. Bu da onun geleceği demekti ki, onun geleceği için her şeyi yapmaya devam edeceğimden emin olabilirsiniz. Read the rest of this entry »
Bugünlerde “Balina ve Yunusları Koruma Forumu” (Wal- und Delphinschutz-Forum / kısa adıyla WDSF) adlı bir Alman hayvan koruma örgütünün internet üzerinden dünyadaki tüm yunus parklarının kapatılmasını talep etmesi ve bu amaçla yaptığı protesto eylemi çağrıları, gündemin ön sıralarında yer almakta. Marmaris’te bulunan Yunus-Terapi-Merkezimizin önünde de Nisan ayı içerisinde bir gösteri yapılması planlanıyor.
Kerameti kendinden menkul birçok hayvan koruma uzmanının konuya hiçbir ayrım gözetmeksizin ve çoğu zaman nesnel bilgiden yoksun olarak yaklaşması ve hatta bazen gerçek olmayan gerekçeler ve argümanlar kullanmaktan kaçınmaması oldukça üzücü. Bu şekilde dünya üzerindeki tüm yunus parkları tek kalemde aynı çekmeceye atılabiliyor veya Japonya’da yunuslara uygulanan katliamlarla en hakkaniyetsiz ve profesyonel olmayan karşılaştırmalar yapılabiliyor.
Onmega Yunus-Terapi-Merkezinde hayvanlarımıza ve en geniş anlamda doğaya karşı tutum ve davranışlarımızda her an sorumluluk bilinci içinde olmak, bizler için sıradan bir lâf değil, yüreğimizde hissettiğimiz bir duygudur.
Yunuslarını hiçbir biçimde türünün gerektirdiği koşullarda yaşatmayan tüm kuruluşları, bizler de daima en sert biçimde kınıyor ve mahkum ediyoruz.
Birtakım eleştirmenler her ne kadar bilimsel belgeleri ve olguları kabul etmekte ayak diremeyi sürdürseler de, yunus terapisinin iyileştirici etkisinin en iyi ve kesin kanıtı, merkezimizde gün be gün bizzat yaşadığımız ve tanığı olduğumuz birçok küçük ve büyük mucizelerdir.
Ne kadar terapi yönteminin, lokman hekimlik ve şifa uygulamalarının yüzyılların tecrübesinden süzülüp ortaya çıktığını, gelişip yerleştiğini ve hiçbir bilimsel kanıt gerektirmeksizin başarıyla tatbik edildiğini biliyor musunuz?
Anne-babalar yunus terapisi hakkında ne söylüyor:
Çocukları terapi görmüş anne-babaların terapi hakkındaki görüşlerini ve yazdıkları raporları, izinleri ve onayları almak kaydıyla, açıkça ve hiçbir ekleme ve çıkarma yapmadan yayınlıyor, bire bir web-sitemize koyuyoruz. Bizden başka hiçbir yerde, internet üzerinde bu denli çok sayıda rapor bulamazsınız.
Terapiyle ilgili sorular için yine bu anne-babalarla elektronik posta yoluyla doğrudan temas kurabilir ve bu konuda kendiniz bire bir kanaat oluşturabilirsiniz.
Yunus-Terapi-Merkezi hakkında bilmeniz gerekenler:
Çocuklarımızı sevdiğimiz gibi yürekten bir sevgiyle yunuslarımıza bağlıyız. Onlar yalnızca dezavantajlı küçüklerin ve insanların terapi-tedavisinde kullanılmaktadır.
Bugüne değin merkezimizde hiç bir hasta hayvanlarımızdan dolayı zarar görmemiştir.
Akrobatik yunus şovları ve gösterileri bizde yoktur.
Yunuslarımıza, yıllarca devam eden sıkı bir incelemeden sonra Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından bir Yunus-Terapi-Merkezinin işletimi ve dölleme amaçları için izin verilmiştir.
Yunuslarımızın merkezimizdeki yaşam koşulları hakkında bilmeniz gerekenler:
Sıkça gündeme getirilen bir iddia, yunusların insanların koruması altında yaşamalarına imkan olmadığı şeklindedir. Uluslararası saygınlığa sahip tanınmış bilim adamı Dr. Randall Wells bu konuda bundan yıllar önce yaptığı araştırmalar neticesinde, yabani ortamda yaşayan yunuslarla insanların koruması altında yaşayan yunuslar arasında ulaştıkları en yüksek yaş ve yaşam süreleri açılarından önemli bir fark olmadığını tespit etmiştir. Yunuslarımız, Marmaris Körfezinde yer alan ve büyük bir alanı kaplayan deniz
suyu muhafazası içerisinde en uygun koşullarda yaşamaktadır. Bu koşullar Avrupa’da yalnızca merkezimizde mevcuttur.
Yunuslarımız kendi doğal ortamlarında 3000m² büyüklüğünde ve dokuz metre derinliğinde yüzer bir deniz suyu muhafazasında yaşamaktadır. Bu doğal koşullar sayesinde terapi için büyük öneme sahip doğal frekans ve sonar sistemlerini muhafaza edebilmektedirler.
Bu doğal koşullar sayesinde biyolojik denge korunmakta ve doğal hijyen koşulları sağlanmaktadır. Dolayısıyla hayvanların dışkıları –yunuslar için son derece zararlı kimyasalların kullanılmasına gerek olmaksızın- doğal yoldan elimine olmaktadır.
Dört adet yunusumuz 15 Milyon litre hacminde ve hiçbir kimyasal madde katkısı içermeyen doğal deniz suyuna sahiptir – bunun dünya çapında benzeri yoktur.
Bir yunus koruyucusuna sorun bakalım, neden …
her yıl 300.000 yunus balıkçı ağlarında can vermek zorunda?
donanmaya ait denizaltı sonar sistemleri nedeniyle birçok deniz memelisi acı çekerek ölmek zorunda?
Japonya’da, Faroe Adalarında, Norveç, Danimarka, İzlanda ve birtakım başka ada devletlerde yapılan katliamlarda her yıl 15.000 yunus ve yavru balina ölmek veya acı çekmek zorunda?
yalnız Almanya’daki yunus parklarında 17 yunus beslenmek zorunda?
Ric O’Barry adlı “ meşhur Flipper çalıştırıcısı” ve sözüm ona “yunus uzmanı” daha önce evcilleştirilmiş birkaç yunusu bilgisizce yaban hayatına kazandırma eylemleri nedeniyle Amerikan mahkemelerince önce 40.000 Amerikan Doları ve ardından ikinci bir dava sonucunda 20.000 Amerikan Doları kesinleşmiş ağır para cezalarına mahkum edildi?
Hayvanların ve türlerin korunması anlamında yapıcı bir diyaloga daima açık olduğumuzu ve dünya çapında birçok hayvan koruma federasyonlarıyla, çevre koruma örgütleriyle, engelli dernekleriyle, rehabilitasyon merkezleriyle, ilgili bakanlıklarla, üniversitelerle ve konuyla ilgilenen bir dizi başkaca kurum ve kuruluşla farklı düzeylerde işbirliği ve bilgi-deneyim alışverişinde bulunduğumuzu ifade etmek isteriz.
Bizler Onmega olarak aktif biçimde hayvanların korunmasını destekliyor ve hatta balina ve yunus korumacıları tarafından koyulan bazı hedefleri paylaşıyoruz. Ne var ki yine aynı kararlılıkla, her türlü Yunus-Terapi-Merkezi aleyhine –ki bugün Amazonlarda bile kör nehir yunusları ile hasta çocuklar başarıyla terapi görmektedir- genelleştirici, ayrımsız ve profesyonellikten uzak propagandalara mesafeli durduğumuzu da belirtmek zorundayız.
Birlikte neleri sağlayabiliriz?
Gelin hep birlikte yapıcı ve nesnel amacına hizmet eden bir diyalog başlatalım.
Kişisel deneyimleriniz ve görüşlerinizle Siz de internetteki tartışmaya katkıda bulunun ve böylece eleştirmenlerin konuyu daha ayrımlı görmelerine yardımcı olun. Tartışmaların soyut ve tek yanlı gelişmesi durumunda bizler her zaman yanınızdayız.
İnternetteki tartışmalarla ilgili olarak bizi [encode_email email=”” display=”community (at) dolphin-therapy (dot) org”] adresine yazarak haberdar edebilir veya sorularınız olursa aynı adresten bizimle temas kurabilirsiniz. Tüm sorularınızı cevaplayacağımızdan ve uzun yıllara dayalı deneyimimizle size destek olacağımızdan emin olunuz.
Daha önce yapmadıysanız, sitemizde yayınlayabileceğimiz küçük bir terapi raporu yazabilir, kişisel deneyimlerinizi ve kanaatlerinizi açıklayabilirsiniz. Sonuç olarak engelli çocuklarımızın şifasına hizmet eden ne varsa –bilimsel olarak kanıtlanmış
olup olmadığına bakmaksızın- onlara en iyi biçimde sunmaya devam edeceğiz.
Benim ONMEGA’daki hayvanların refahı ile ilgili deneyimim çok olumlu. Ben Ukrayna’da da 2 Beluga(Beyaz Balina) ve 2 yunusun 6 m derinliğindeki gösteri alanı ve dinlenme alanı olarak ikiye ayrılmış beton bir havuzda tutulduğu bir yunus parkında çalıştım. Hayvanlar çoğu zaman atları naklettikleri vagonlar gibi küçük alt bölümlere ayrılmış dinlenme alanında tutuluyorlardı. Geçen zaman içinde şimdi orada 4-5 tane yunus oldu ve Beyaz balinalarla ile aynı alanı paylaşıyorlar, daha geniş değil. ONMEGA’nın çevrili alanı orayla kıyaslandığında mükemmel bir düş! Yunuslar kendi doğal yaşam ortamında yaşayabiliyorlar ve açık denizle aralarında yalnızca “ağlar” var. Her bir havuz oldukça geniş bir alana ve hacıma sahip. Elbette ki hayvanların en iyi oldukları yerin vahşi doğal ortamları olduğu tartışılmaz ama Avrupa’daki diğer yunus parkları ile karşılaştırıldığında Marmaris’teki yunus parkı kesinlikle en hayvan dostu olanıdır. Bu kurumun kapatılması ya da benzeri bir durumu göz önüne almadan önce bu kişilerin diğer tüm yunus parkı kuruluşlarına (özellikle de yalnızca insanları eğlendirmek için şov yapanlara) ve onların nasıl yönetildiğine bir göz atmaları gerekir!
Bu rapor bize hayvan koruyucularýnýn þu anki etkinliklerine karþý raporumuz üzerine bize gönderilmiþtir. Wunderlich ailesine çok teþekkür ederiz.
Sevgili Barbara – Sevgili Ekip,
Bütün düşüncelerimi ve duygularımı sözlere nasıl dökeceğimi bilemediğimden önündeki boş bir sayfaya bakarak uzun bir zaman geçirdim. Dikkate değer öyle çok şey var ki. Bu yüzden bugün yaşamımızdaki en anlamlı olayları tanımlayacak birkaç kayda değer düşüncemi yazıya dökeceğim.
Yaklaşık 1,5 yıl geçti gitti. Size- Daisy’e – yaptığımız yolculuk dan bu yana tam olarak 15 ay -64 hafta geçmiş ve şimdi geriye dönüp de bu çok özel ve yoğun geçen zamana mutlulukla bakmaktayız.
Yunuslardan çıkıp yayılarak küçük mucizeler başaran şeyler yalnızca olumlu değil aynı zamanda da gizemli. Terapinin bir çok küçük açıdan yaşamımızda mücadele ustası olan bana ve kızıma ve geçmişin psikolojik stresi ile başa çıkmamıza yardım etti..
Bugün size küçük bir mucizeden söz etmek istiyorum:
Bu noktada şunu eklemem gerekir ki benim yavrum şu ana kadar tek bir cümle söyleyememişti.
…Tekrar platformdayız ve Jennifer terapisti Barbara ve Daisy ile birlikte yüzüyordu. Önceki günlerimizde olduğu gibi Barbara şarkı söylüyordu: „Daisy Daisy dans et benimle…“ ve her zaman da Jenny’i beraber şarkı söylemesi için cesaretlendiriyordu.
Ve birden ansızın kızım onunla birlikte şarkı söylemeye başladı. Kızımın sesini duyamayacak kadar uzak olduğumdan onu anlayamadım ve Barbara Jennifer’a „Daha çok bağır“ dedi.
Platformun güvenli bir yerinde ayakta durdum ve kızımı duydum! Daisy ile birlikte şarkı söylüyordu, onun yüzgeçlerinden tuttu ve bir daire şeklinde yüzdüler ve BENİM YAVRUM yüksek ve temiz bir sesle şarkı söylüyordu. Hayır haykırıyordu!! „Daisy Daisy dans et benimle, işte tut ellerimi, bir kere daha gidelim bir ileri bir geri, çok kolaydır hepsi“. Bütün şarkıyı söyledi ve sonra tekrar bir daha, ve ben iskelede ayakta duruyor ve ağlıyordum. Öylesine sesli ağlamışım ki herkes bana bakmaya başladı. Benim konuşamayan, bir cümle bile kuramayan yavrum bir şarkının tamamını söylüyordu. Bunu anlayamadım. Buna inanamadım. Ama işte gerçekti bu