Nuestadt dan yarı felçli gelen kız yunuslarla yüzebildi. Terapi ilk başarısını gösterdi.
Yunus bayan Daisy Marie’nin ayaklarını nazikçe gıdıklıyor. Yarı felçli kız Türkiye’de özel eğitilmiş hayvanlarla çalışabildi. Birbirlerini gelecek yıl da görebelirler.
Hayvanın ıslak burnu Marie’nin ayaklarını gıdıklıyor. Altı yaşındaki kız özellikle orasından gıdık alıyor. Buna aldırış edilmiyor. Marie’nin yalnızca gülmesi bekleniyor. Read the rest of this entry »
Victoria terapisti Barbara ve stajyer Lisa’nın yardımıyla yunusu okşuyor
Saksonya’da Priestewitz ‘den Manuela Lenuweit yunusların denizlerin melekleri olduğunu söylüyor. Ve ciddi bir şekilde hasta olan kızı Victoria’daki muazzam gelişmeden hala hayretler içinde kalmış, söyleyecek bir söz bulamayarak bu nazik yunuslara teşekkür ediyor.
Sekiz yaşındaki kız çocuğu kendi kendine yiyip içemiyor ve bir tekerlekli sandalyede oturuyor. Doktorlar onun hastalığına bir tanı koyamadılar. Neden muzdarip olduğu hakkında hiçbir fikirleri yok. Manuela Lenuweit’e verilen tek tavsiye kendisini kızının kaderine alıştırması gerektiğiydi. Ama 47 yaşındaki anne için vazgeçmek söz konusu olamazdı!
Kız büyük ilerleme kaydetti
Türk sahil kasabası Marmaris’teki bir yunus terapisi küçük kızı için tek çare olarak görünmüştü. “Boş yere uğraşıyorduk” diye hatırladı Manuela Lenuweit. Ama ne yazık ki oraya gidip terapi almak onlar için çok pahalıydı. Çaresizlikle halka yöneldi. ‘NEUE-WELT’ okuyucuları cömertliklerini gösterdiler ve küçük kız için çok bağışta bulundular. Kısa sürede toplam 9.450 Euro’ya ulaşıldı. Sonunda başlayabilirlerdi!
Ve çekilen tüm güçlüklere değmişti: terapi başarılı olmuştu. Manuela Lenuweit “Victoria yunuslarla geçirdiği iki haftadan çok hoşlandı ve çok büyük ilerleme kaydetti” dedi ve şöyle sürdürdü sözlerini: “Bu süre zarfında kızım daha sakindi ve iyi durumdaydı, sesler çıkarıyordu ve hatta bir keresinde “Evet” dedi ki o ana kadar bu olanaksız bir şeydi. “Bu hepimiz için bir mucize idi” dedi sevgi dolu anne.
Ciddi derecede hasta olan Victoria şimdi kendisini biraz daha
iyi hissediyor ve yunus terapisine teşekkür ediyor.
Sonunda daha sakin !
Bağışta bulunan herkese teşekkür ediyor ki onlar olmaksızın bu asla mümkün olamazdı.
Manuela Lenuweit için kızındaki bu ilerleme bir güneş ışığı gibiydi ve daha fazla gelişmeler umut ediyor.
Yunus terapisi ile ilgili sorularınız için bu aile ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilirsiniz : [@encode@ email=”” display=””]
Torsten Panhorst sakince dizüstü bilgisayarını açar, programlara tıklar ve oğlu Jan-Richard’ın yunuslarla oynarken çekilmiş vidosunu izlemeye başlar. Jan büyük memelinin tipik sesini duyar ve oturma odasındaki oyununu bırakarak büyük yemek masasının olduğu yere “onun” Frosia’sını ekranda izlemeye koşar. Jan aşırı derecede şaşırmış olan annesi Petraya işaret eder ki bunu daha once asla yapmamıştır. Yunus terapisi sayesinde çok daha fazla dikkatli ve tetiktir. Türkiye’de Marmaris’teki ondört gün Panhorst ailesi için çok büyük bir başarıdır.
Petra Panhordt’un başlangıçta belirttiği, fark ettiğimiz değişikliklerden söz etmiyoruz. “Ama okulda daha da belirginleşti ki bazı şeyler değişmişti” dedi 41 yaşındaki anne. Jan şimdi, örneğin bize aç olduğunu gösterebiliyor. “Kendi başına gidip mama önlüğünü alıp getiriyor” diye belirtiyor baba Torsten Panhorst. Her zamanki yerinde değilse bile gidip dolaptan bile alıp geliyor. Örneğin canı yemesini sevdiği bir parça pandispanya istediğinde de.
Jan bu yunus terapisi için uzun sure beklemek zorunda kaldı. Bir çok kişi uçak parası, konaklama ve terapi bedeli için bağışlar toplamaya yardım etti. Jan ve ebeveyni, kendisi de Werther’den Yıldırım ailesi ile birlikte 12-26 Eylül tarihlerindeki yunus terapisi için Türkiye’ye Marmaris’e yolculuğa çıktılar. Orada Almanya’dan başka bir aile daha vardı. Daha ilk günden masalarımızı birleştirdik. “Harika bir gruptuk” dedi Petra Panhorst gülümseyerek.
“Murat ve Günel’in orada bizimle olması harikaydı” diye ekledi Torsten Panhorst. Onlar çevreyi iyi tanıyorlardı ve bize pek çok şeyde tercümanlık yapabildiler. Jan ve Can’ın terapileri farklı zamanlardaydı. Bununla birlite işleyiş Torsten Panhorst’a açıklananın aynıydı. İlk once platformda 20 dakikalık şarkı söylemek, halkaları yunusa fırlatma çalışması vardı. İngilizce ona kadar sayarak dik oturmalar yapıldı. Sonra suya grime zamanıydı. 40 yaşındaki adam sırıtarak Jan’ın dik oturuşlarda hep 9 da durduğunu anımsadı. Çünkü İngilizce dokuzun söylenişi Almanca’daki “Hayır” sözcüğüne benziyordu.
Yunuslar; Torsten Panhorst yunusların sonic dalgalarıyla kaslardaki gerilimi rahatlattığını açıklamaya çalıştı.Bu etki diğer destekleyici terapilerle yoğunlaştırılıyordu. Hayvanlarla vücut teması çok yavaşça arttırılıyordu. Her başarılı seansla başarılı bir şekilde geliştiriliyordu. “Jan’ın iyice açıldığını ve gevşediğini görebilirdiniz” diye anımsattı Petra Panhorst. 3 metre uzunluğunda 300 kilo ağırlığında bir hayvan. Saatte 40 Km hızla yüzebilir. “Onun cüssesine çok büyük bir saygımız vardı” diye itiraf etti Torsten Panhorst.
Bir ara Jan yunus sevmek için kolunu uzattı. Büyük bir başarı! Asıl parlak bölüm sonra geldi, yunusla oynamak, yüzgecine tutunarak ve kendini bırakarak onun tarafından suda çekilmek. Torsten Panhorst bu hayvanların şaşırtıcı bir hassasiyete sahip olduğuna işaret etti. Jan’a bir öpücük bile verdi.
“Jan şimdi terapi nedeniyle çok daha tetik ve çevresinin farkında” dedi Petra Panhorst. Birisi ona seslendiğinde bakıyor, hatta geliyor. Önceden dikkatini çekebilmek için üç-dört kez seslenmek gerekiyordu. Şimdi daha sakin ve daha iyi konsantre olabiliyor. Bir şeyi kavrarken kendisinden daha emin olduğunun farkına varabilirsiniz. Bütün bunlar daha once olan şeyler değildiler.
Keza televizyondaki filmler Jan için giderek daha ilgiç gelmeye başladılar-Özellikle de hayvanlar hakkındaki filmler. Ve de MTV ve . VIVA daki müzik videoları. “Bu terapiyi kesinlikle herkese tavsiye edebilirim” dedi Petra Panhorst. O gerçekten çocuklarının neler yaptığını ve ne kadar eğlendiklerini görebilecek olan ebeveynler için de harikulade bir deneyim.
“Bu terapiyi Jan için mümkün kılan herkes çok teşekkür etmek istiyoruz” Tırsten ve Petra Panhorst. Ve çok net bir şekilde belirtti: Oradaki deneyimlerimizi sorgulamıyoruz.
Yunus terapisi ile ilgili sorularınız için Panhorst ailesi ile bağlantı kurabilirsiniz.
Lütfen haberin orijinali için Please burayatıklayınız.
Yunus Terapisi Serge’e yardım etti. O gülümsüyor, daha iyi konsantre oluyor ve çevresine karşı daha tetik ve uyanık.
Haltern: Bekledim. Onüç yaşındaki Serge kalın gözlüklerinden bana sevinçle parlayan yüzüyle bakarken heyecanlı. Annesi, Dodo Akpaqnonite, konuğun kim olduğunu açıklamak ister, ama Serge ilk ziyaretimi anımsar, neden geldiğimi bilmektedir ve kameraya doğru kahkaha atar.
”Serge daha gevşemiş ve daha rahat. Ellerini açabiliyor ve yunusun yüzgecini tutabiliyor. Ve çok gülümsedi.”. dedi Serge’in annesi Dodo Akpaqnonite.
Daha önce kollarını hareket ettiremeyen ileri derece engelli çocuk oturup bekliyordu. “Merhaba, nasılsınız”. Elini bile sıkarak tokalaşabiliyordum. Bana sırıtarak baktı ki bu “Herşey yolunda” demekti. Serge ve annesini bir yıl önce tanıdım. Yorgundu ama boyun eğmemişti. Serge ne konsantre olabiliyor ne de kasılmış kollarını koordine edebiliyordu. Hatta sürekli hareket ettiği tekerlekli sandalyeye bağlıydı. Ruhsal durumundaki her bir değişiklikte kafası sarsılıyordu. Tekerlekli sandalyesi çarpmalara karşı yeterince yastıklanmadığı için yara berelerle doluydu. Annesi sürekli olarak çenesinden akan salya ve tükürükleri siliyordu. Şimdi yalnızca oğluna çenesini temizlemesini anımsatması yeterli oluyor ve genellikle de oğlu bunu yapabiliyor. Şimdi ellerini bile açabiliyor.
On ay önce ziyaret ettiğimde tekerlekli sandalyesinde cansız, hareketsiz bir şekilde oturuyordu. Şimdi konuşmalara ‘katılmak’ istiyor, kahkaha atıyor, mırıldanıyor, ellerini hareket ettiriyor, gözlerini sağa sola gezdiriyor veya göz kırpıyor, konuşmalarımızı izliyor.
Anne Salı günü Türkiye’den döndüklerini belirtti. Oğluyla birlikte iki hafta Yunus Terapisi için Marmaris’teydiler ve ‘Flip, ‘Frosia’ ve ‘Jonas’ ziyaret etmişlerdi. Marmaris’te bulunmaları çok iyi olmuştu. Yalnızca bir tatil değildi dedi anne Dodo ama herkesi için çok zorlu bir çalışma olmuştu. Sabahları yunus terapi seansları oluyordu, öğleden sonraları da Kranyo-Sakral ve Fizyo Terapiler vardı. Serge yunuslarla üçüncü karşılaşmasından sonra değişmişti. Genç çocuk için terapi birçok okurumuzun katkılarıyla gerçekleştirilebilmişti. “Serge’in talihsiz durumunu rapor ettiğimizde öylesine çok duygulanmışlardı ki bu Yunus Terapisine maddi destek verdiler. Serge daha gevşemiş ve daha rahat. Ellerini açabiliyor ve yunusun yüzgecini tutabiliyor. Ve çok gülümsüyor.”. dedi Serge’in annesi Dodo Akpaqnonite.
Haltern’e döndüğümüzden bu yana bir hafta geçti ve hala durumu bu şekilde. Serge çevresi ile iletişim kuruyor, çok daha tetik ve uyanık, konsantre oluyor. Türkiye’deki yunus terapisine şükürler olsun ki kollarını ve ayaklarını düzgün tutabiliyor ve rahat bir şekilde oturabiliyor.
Dodo Akpaqnonite belirttiği üzere ‘Flip’, Serge’i aktif yaptı. Ellerini kaldırıp işaret parmağıyla havada daireler çizdi. “suda dönen yunusların sembolü” dedi Dodo. Serge’in yunus terapi seanslarından kısa videolar gösterirken Serge şarkı söyleyen yunusa karşı doğrudan bir tepki gösterdi. Gerçekten orada olmadığını fark edip tekrar gevşedi ama mutlu bir şekilde gülümsedi.
Terapi dedi Anne Dodo Serge için iyi bir şans vuruşuydu. Olumlu gelişmeler kaydetti. Devam edebilmeyi umuyor ama gerekli 95000 Avro’su yok. “Yunus Terapisi-Hasta Çocuklar için yardım” Kampanyası başkanı Dieter Schart’tan yardım isteyecek. Serge’nin her gelişmesi için savaşacak. Asla vazgeçmeyecek.
Şimdi diğer katılımcılarla birlikte Oldenburg’taki ”Dolphin e.V.” klübüne ve Türkiye’deki ”Onmega Yunus Terapisi Merkezi”ne “Teşekkür ederim” diyor.
Özel Terapi
Dodo Akpaqnonite 2004 te Serge ile birlikte Togo’dan kaçarak 2005 yılından beri yaşadığı Haltern’e yerleşti. .Doğumundan 45 gün sonar Serge onu şiddetli engelli durumuna getiren nöbetler ve kasılmalar yaşadı. Yürüyemiyen ve kendi kendine yemek yiyemeyen Serge Yunus Terapisi sırasında 10 saniye ayakta durdu. Yunus Terapisi özel gereksinimleri olan engelli çocuklara özellikle ve bireysel olarak uygundur. Çeşitli terapi kombinasyonu kullanımında Yunus teşvik edici bir unsur ve kazanılmış davranışlar(fiziksel, zihinsel ve duygusal) için bir ödüldür..
Jessica Sophie Stock’un (13 – 27 Ekim 2007) Yunus Terapisi Deneyimi raporu.
Sevgili Yunus Terapisi Ekibi,
Burada oturmuş Ekim’den bu yana edindiğimiz deneyimleri ve izlenimleri tarif etmek için uygun sözcükleri bulmaya çalışıyorum ama bu kolay değil. Nereden başlasam?
En iyisi kızımdan söz ederek başlayayım. Jessica Sophie Temmuz 2004’de normal zamanından iki ay önce doğdu. Sağlık durumu önceleri onun erken doğum olmasına yoruluyordu. Ancak bir süre sonra artık buna inanmamaya başladık. Uzun bir hekim ve hastane dönemi başladı. Sonra 2007 başlarında tanı kondu: Read the rest of this entry »
Waidler Ailesinin Marmaris’te 29.09 – 13.10.2007 tarihlerindeki Deneysel Raporu.
Sayın Bayanlar ve Baylar,
Türkiye’den döneli iki hafta oluyor. Artık evlat edindiğimiz 3 çocuğumuz adına Yunus Terapisi için bize sağladığınız cömert bağış için teşekkür etme zamanı geldi.
Çok yoğun, bazen çok da yorucu ama gene de rahatlatıcı anlar gerimizde kaldı. Tüm izlenimlerimiz i değerlendirmek, çocuklarımızın gelişimi, geçirdikleri değişiklikler ve sonraki aşamalar hakkında doktorlarımız ve terapistlerimiz ile görüşmek için biraz zamana gereksinimimiz var. Read the rest of this entry »
Sizin yardımlarınız sayesinde bu yıl oğlumuz Nico için Yunus Terapisini göze alabildik. Yunus parkınız Mayıs ayından beri açıktı ve bu da size olumlu tepkilerimizi bildirmek için iyi bir nedendi.
3 saatlik bir uçuştan sonra 11.06.07 de Dalaman’a vardık. Havaalanında bekleyen bir nakil aracı bizi tamamen çam ağaçları ile kaplanmış çok güzel kırsal bir yerdeki Marmaris Resort Oteline götürdü. Marmaris bu harikulade manzaralı yerin ortasında korunaklı bir körfezde yer alıyor. Marmaris Yunus Parkı Marmaris ilçesine yalnızca yarım saat uzaklıkta. Marmaris Yunus Parkı, Hisarönü’nün Doğal Parkındaki turizmden ayrı olarak konumlanmış büyük bir Otel kompleksi. Read the rest of this entry »
Seyahatimizin başlangıcında pek çok telaşımız vardı. Kaş/Türkiye’ye hareketimize az bir zaman kala bir çocuk koltuğu almamız gerekiyordu. Condor Havayolları tarafından onaylı bir koltuk olması gerekiyordu. Önerilen model olan “Romer King Quickfix” bu malı sağlayan firmaya göre artık bulunmuyordu. Görünüşe göre iki yıl önce üretimine son verilmişti. Bu yüzden “Romer King TS Plus” önerilen ikinci modeli seçtik. Bir sürü gidiş gelişten sonra, Condor sonunda bu modeli kabul etti.
Seyahatimiz 12.09.2005 günü saat 16:00 da Stuttgart havaalanında başladı. Havaalanında
So we started our journey on 12.09.05 at 16.00 hrs at Stuttgart airport. Havaalanında çok iyi karşılandık ve uçağa kadar götürüldük. Dalaman havaalanına yolculuğumuz 2,5 saat kadar sürdü ve yolculuğumuz boyunca uçak personeli tarafından çok iyi muamele gördük. Read the rest of this entry »